Etiketler
Adaçayı, Adelfonesos, Afrika, Akça Adası (Mamali), Akdeniz, Alkibiades, Almanca, Amfora, Anadolu Selçukluları, Anataş Adacık Batığı, Antik Çağ, Antonin Hanedanı, Antoninler, Antoninus Pius, Araplar, Aristeas, Artemis Tapınağı, Artemisia, Asmalı, Asmalı Adası, Asya, Atatürk, Atheniyenler, Atina, Avrupa, Avşa Adası, Aya İrini, Ayasofya, Ağrı Dağı, Çamaltı Burnu Batığı 1, Çamaltı Burnu Batığı 2, Çanakkale Boğazı, Çılılı Burnu Batığı, Çınarlı, Çırağan Sarayı, Bademcilik, Balıkçılık, Balıkesir, Bandırma, Barcelona Kulübü, Baylos Yoannis Mikelis, Bayrağımızı, Bağcılık, Bülent Vapuru, Büyük Açlık, Büyükçayır Doruğu, Bedalan Körfezi, Belçikalı, Beş İyi İmparator Dönemi, Bizans, Brezilya, Caird Purdic Tersaneleri, Dahiliye Seririyat Muallimliği, Darülfünun Tıp Fakültesi, Dördüncü Zaman, Dedeağaç, Dolmabahçe Sarayı, Dolomit, Dr. Nuşin Asgari, Ege Denizi, Ekinlik Adası, Ekinlik Adası (Kaşık), Ekinlik Batığı, Elafonesos, Erdek, Etrüskler, Eşek Adaları Batığı, Eşek Adası, Facebook, Félix Marie Charles Texier, Fener Adası, Fenike, Fenikeliler, FMF-Akdeniz Aile Ateşi Hastalığı, Fransa, Fransızca, Ganos, Garip Bir Karın Sendromu, Gaziköy, Gökçeada, Gündoğdu, Georgios Marmara, Girit, Haçlı Seferleri, Hadrian, Hadrianus, Halil Adası, Hasır Adası, Hayırsız Ada, Herodot, Hieronymus Wolf, Horasan, I. Dünya Savaşı, I. Justinianos, II. Dünya Savaşı, Justinyen, Kabe, Kalkavanzade Kardeşler, Kapıdağ, Karabanlar Tepesi, Karacabey, Karya, Karyalılar, Katalanlar, Küçük Ada Batığı, Küçük Asya: Coğrafyası Tarihi ve Arkeolojisi, Kürtler, Kekik, Kesikçiler, Khalkolondilis, Kocayemişlik Batığı, Koyun Adası, Kraliçe Mu, Kuaterner Çağı, Kurtuluş Vapuru, Kuyu Burnu Batığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kuşburnu, Kzykoslular, Latin Piskoposluğu, Luviler, Manastır, Manizadeler, Manuel Paleologos, Marcus Aurelius, Marmara, Marmara Adası, Marmara Bölgesi, Marmara Denizi, Marmara Takımadaları, Marmor Adası, Mason, Masonlar, Mausoles, Maussolleion, Müderris Muavinliği, Mermer, Mermerci Mehmet Efendi, Messi, Metropolis, Meyvecilik, Milet, Miletliler, Mitolojik Kayıkçı Şaron, Mora Dükü Despot Manuel Komninos, Mozole, Mustafa Kemal Paşa, Nato Tepe, Nato Yolu, Nazi Almanyası, Neo Prokonnisos, Nergis Günsenin, Nervan Hanedanı, Neuris, Obolos, Ocaklar Burnu Batığı, Odruslar, Orhan Gazi, Orta Asya, Osmanlılar, Oğuzlar, Paçanoz Adası, Palatia, Pale Adası (Pala – Paflima), Paşabahçeli Armatör Hakkı Bey, Paşalimanı Adası, Pekmezcilik, Poliklinik, Preikanisos, Proikonnisos, Prokonnesos, Prokonnisos, Protonnesos, Radar Tepe, Real Madrid, Roma, Roma İmparatorluğu, Romalılar, Rum, Rumca, Rumeli, Rus Donanması, Rusya, Salih Sabri Karagözoğlu, Samuel Abreveya Marmaralı, Saraylar, Süleyman Şah, Süngercilik, SEA of MARMARA UNDERWATER DISCOVERIES-underwater archaeology Sitesi, Sebzecilik, Selanik, Selçuklu Komutanı Arslanbey, Sisam, Stel, Strabon, Sultan Aziz, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Encümeni, Sırbistan, Tarklar, Tavilzade Biraderler Şirketi, Tavşan Adası, Törökler, Türk Bandırası, Türk Kızılayı, Türk Tıp Tarihi, Türkeli-Avşa Batığı, Türkiye, Türkler, Tekirdağ, Tekmezar Batığı 1, Tekmezar Batığı 2, Teşvikiye Vapuru, Tikiler, Tikler, Tikveş, Tirkler, Tirskanlar, Tirskler, Topağaç, Torklar, Toruklar, Trajan, Traklar, Trakyenler, Trüskler, Troialılar, Truvalılar, Truvisa, Truvisalılar, Tucüeler, Tuklar, Tukyular, Turkanlar, Turlar, Turskalar, Tursklar, Turuklar, Tuzlu Balıkçılık, Tıp Fakültesi, Venedik, Venedikliler, Viranköy, Viranköy Tepesi, Viranköy-Taşada Batığı, Vordonisi, Yahudi, Yahudi Cemaati Cismani Meclisi, Yavuzaki Sırtı, Yoannis III Dukas Vatatzes, Yoannis Komnisos, Yunan, Yunanistan, Yılkı Atları, Zerdali Üretimi, Zeytincilik, Zeytinli Adası, Zeytinyağcılık, Şarapçılık, İhtiyat Zabitliği, İlyas Dağı, İlyas Tepe, İmparator Manuel Komninos, İmparator Nerva, İngiliz, İngiltere, İon, İstanbul, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul Boğazı, İstanbul Mülkiye Tıbbiyesi, İstanbul Unkapanı, İtalya, İtalyan, İzmir İdadisi, İznikliler
Bir zamanlar…
Evet bir zamanlar, Erdek ve Kapıdağ bile Marmara Adası’na bağlıymış.
Daha sonra özellikle kötü hava şartlarının ulaşım üzerindeki etkisi de göz önüne alınarak bu ağalığa son verilmiş.
İşin acı tarafı; dün kendisine selam çakan Erdek, yeni ağa olmaz mı?
Ta, 4 Temmuz 1987’ye kadar sürmüş bu eziyet. Nihayet o gün, Erdek’le aynı rütbeyi vermişler Marmara’ya: İlçe…
Merkeze bağlanarak mahalleye dönüştürülen eski köy Çınarlı’yı saymazsak; Saraylar ve Avşa beldeleriyle Gündoğdu, Asmalı, Topağaç köyleri gibi beş yerleşim bölgesi var Marmara’nın.
Dönelim, o bir zamanlar dediğim yıllara…
Nüfus, 9.000 civarındaymış. Hatta 8.555 diye kesin rakam da veriyorlar.
“Bu nüfustan 340’ı Müslüman, diğerleri gayrimüslimdi” bile diyorlar kendilerinden emin emin… Başka bilgiler de veriyor Adalılar…
O “bir zamanlar”da tam 9 okulları varmış.
9 okullu bir ada…
Ya şimdi?
Nereden nereye…
Adada “2 cami, 14 kilise, 1 havra, 6 su değirmeni, 2 yel değirmeni, 1 hamam” da varmış. Nüfussa bir ara 15.400 olmuş…
İlk dünya savaşı çıkmadan önce, hatta savaşın başlarında bile Marmara önemli bir uluslararası limanmış. Yalnız Marmara merkez de değil. Bugün Gündoğdu ve Asmalı olarak bildiğimiz her iki köy-liman da…
Adadaki Rum nüfusun bir kısmı 1914 ile 1919 arasında Karacabey, Bandırma ve Mustafa Kemal Paşa’ya dağıtılmışsa da 1919’da dileyen geri dönmüş.
Göçen Rumlardan kalan evlere Girit göçmenleriyle Karadenizliler yerleştirilmiş. Bu dönemde, Topağaç’tan toprak alanlar; anofel sivrisineklerin cirit attığı ovanın, neredeyse sıtma üretim merkezine dönüşmesi üzerine geçici olarak Asmalı köyünde ikamet etmişler.
Çınarlı’da, 1927’de, Rizelilerle Çayelileri ve onları takiben de Ordu, Giresun ve Trabzonluları görüyoruz. Topağaç köyünü kalıcı olarak mesken edinenlerin öncüleri, 1928’de Yunanistan’dan gelenler. Özellikle Selanikliler ve bunlara sonradan katılan Arnavutlar. 1930’da Karabiga’dan gelen işçi aileleri de Topağaç’a yerleştirilmişler.
Karadenizlim göçe başladı mı Karadeniz’in dalgaları gibi akar da akar.
Bu kez Sürmeneliler Asmalı’yı yurt edinmiş.
Derken Bulgaristan’dan gelenler de gönderilmiş buraya.
Bu grubun büyük çoğunluğuysa Pomak’mış…
Çevredeki diğer adaların da aynı kaderi paylaşan insanlara açıldığını unutmayalım.
Adanın Giritlilerini de yazmıştık değil mi?
Yazmadıysak onları da yazarak, bu iskân işini bitirelim burada…
Okurken, “Oh ne güzel! Adamlara toprak da mesken de vermişler diye düşünmeyin sakın. Adaya yerleşen o insanlar, geride her şeylerini bırakarak; ölümler, soykırımlar yaşayarak geldiler oraya.
Göç fotoğraflarına bir göz atsanız, o acıların canlandığını hissedersiniz mutlaka…
Madem ki tarafsız olacağım şunları da yazmam gerek:
İnternette; günümüz ada halkının, konuklarına davranışlarıyla ilgili o kadar kötü sözler okudum ki, inanamadım. Hele hele esnafın davranışlarıyla ilgili yazılanlar gerçekten de çok olumsuzdu. Marmaralılardan mı bahsediyorlar, yoksa bu bir antipropaganda mı diye tekrar tekrar okudum.
Çıkamadım işin içinden.
Marmara’nın antik tarihini öğrenmemize katkıda bulunan ünlü Plinius’dan söz etmemiştim. Özür dileyerek, yeri burası olmasa da daha fazla geç kalmadan kaydediyorum ismini…
Gelelim Marmara’nın şu ana kadar ki kıssasından almamız gereken hisselere…
Ey günümüzün, özellikle son otuz yıldaki Türkiye’mizin insanı!
Ey orası benim burası benim diye her yere saldıran açgözlüler!
Ey terörden para kazanmak için, aklı kıtlarla hastaları, elinin altına toplayıp onlara can aldıranlar!
Ey doymayan kazanç hırslarıyla yiyebilecek ve satabileceklerinin de üstünde, yeryüzündeki yaşama en az bizim kadar hakları olan diğer canlıların hayatına kıyan insan kılıklı katiller!
Gördünüz!
Dünyadan kimler gelip kimler geçmiş, hepi topu birkaç yılcık konaklayabilmişler üstünde… Şimdiyse hepsi toprak altında…
Üstelik birkaçı müstesna, neredeyse tamamının adı bile yok!
Şimdi yaptıklarının hesabıyla karşılaşacakları günü bekliyorlar.
Ahir zaman peygamberinin gidişinin üstünden çok uzun zaman geçtiğine göre, o hesap günü de pek uzak değil artık.
Unutulduysa hatırlana!..
Hatırdaysa akıllanıla…
Ülkemizi yöneten günümüz yöneticilerine, az bile kaçacak bir çift sözüm var.
Ne desem her şeyi siyasete bağlayıp reddedeceğinizi biliyorum. Unutmayın ki, sonsuza kadar, Marmara’nın adının geçtiği her yerde sizler de anılacaksınız. Malum, iki tip insan hiç unutulmaz. Tarih sayfalarında anılmaya devam eder. Bunlardan biri iyiler, halka iyi hizmet edenler; diğerleriyse kötüler, halka zarar verenlerdir. Sizler de halka çektirdiğiniz eziyetler yüzünden tarihteki o tatsız mevkilerin sahibi olacak, belki de uygulamalarınız nedeniyle kötülüğün uzandığı sınırlar açısından örnek gösterileceksiniz.
Tek tek… İsim isim…
Neymiş efendim!
Adalılar başkanlarını “A Ka Pe”lilerden değil de “CHP”lilerden seçmiş.
Bu seçim; vapur seferlerinin yaz ayları dışında “yok”a yakın seviyelere indirilmesine, mülki idarede Tekirdağ gibi yakın bir ile bağlanmalarına izin verilmemesine, adada işsizliğin zirvede olmasına, beyin ve emek gücünün ada dışına kaçmasına, tuhaf ve gizli mülkiyet transferlerine, üretim ve tüketimde sorunlar yaşanmasına yol açıyor.
Böyle bir yere belediye başkanı olmak istemezdim.
Bu dönemde başkanlık yapmak da ayrı bir cesaret, hatta kahramanlık konusu… İnsanda ne moral kalır ne yaşama arzusu…
Halk “iş yapmıyor” diye kızar, bakanlıklar “iş yapmasın” diye önüne engeller koyar, hükûmet “bırakıp kaçsın” diye tatsız kararlar alır; kısaca, bezdirirler insanı…
“Unutulduysa hatırlana!.. Hatırdaysa akıllanıla” demiştim ya! Neyi hatırlayacağız diyenleri duyar gibiyim.
Çok değişik varyasyonları olan şu deyiş cevaptır hepimize:
Cehennem dediğin yerin odunu yoktur,
Herkes kendi “od”unu kendi götürür.
Günay Tulun
“Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”