Etiketler
Apollo, Artemis, Byzantion, Byzantium, Choular, Delfi, Delphi, Filip II, Göktürkler, Hadrian, Hecate, Hunlar, Kâhin, Kostantinopolis, Nova Roma, Philip II, Roma Orientum, Roma İmparatorluğu, Secunda Roma, Türkler, Yunan, İstanbul
İstanbul’a konan adlardan en ilginci, bence Avgvsta Antonina’dır. Bundan mutlaka olduğunca uzun söz etmem gerek. Çünkü İmparatorluk tarihi için ilginç bir dönemdir. Okusanız da okumasanız da başlıyorum:
Adı konmamış olsa da Roma’nın da Osmanlı gibi “Fetret Devri” vardır. Hem de birkaç tane. Bunlardan İstanbul’u doğrudan ilgilendireni, yani Avgvsta Antonina ismiyle ilgili öyküdür. Dikkat edin, okuyacağınız Yunan masalı değil, Roma öyküsü…
Roma’nın, daha önce “Византия: Большая ложь “Tτο βιβλίο του Μαρμαρά 3” adlı yazımda da sözünü ettiğim “Beş İyi İmparator” veya “Nervan” ya da “Antoninler” dönemi, Commodvs’un İmparator oluşuyla son bulmuştu. Kavga yok, çekişme yok, kargaşa yok! Her şey sessiz sakin denebilecek bir düzen içinde olmuştu. Olayın arkasıysa hiç de öyle gelmedi. 192 yılının 31 Aralık günü evinde banyo yapmakta olan İmparator Commodvs, metresi kuzen Marcia’nın adamı Narcissvs tarafından boğularak öldürülür. Hemen ertesi gün, Pvblivs Helvivs Pertinax imparatorluğunu ilan eder. Kaynaklara göre 25 ya da 26 Mart günü yani daha saltanatının üçüncü ayı dolmadan o da kendisini korumakla görevli bir “Praetorian Muhafız”ı tarafından öldürülür. Bu kez Senatör Didivs Jvlianvs “İmparator benim!” diyerek ortaya çıkar. O “İmparator benim!” der de Suriye’deki General Pescennivs Niger demez mi? Onlar ilan eder de Britanya’daki General Clodivs Albinvs etmez mi? Onlar eder de Carnvntvm’daki Vali Lvcivs Septimivs Severvs Pertinax etmez mi? Hepsi eder tabii…
Bu ilanların arkası iç savaşlarla geçecek tam bir “Fetret Devri”dir.
Byzantion’un bu savaşlardaki rolü, Pescennivs Niger’in tarafını tutmasıdır. Septimivs Severvs önce Roma’yı ele geçirir. Roma’da imparatorluğunu ilan eden Senatör Didivs Jvlianvs’u idama mahkûm eder. Clodivs Albinvs’la anlaşıp Pescennivs Niger’in üzerine yürüyerek onu ve tüm ordusunu “Issus Savaşı”nda yok eder. Döner, daha önce anlaştığı Clodivs Albinvs’a saldırır. “Lugdunum Savaşı”ndan da galip çıkarak Roma’nın gerçek ve tek imparatoru olur. Olur da rakiplerinin yanında yer alan Byzantionluları unutur mu? Unutmak ne kelime affeder mi? Asla!..
Tüm hışmınla tepelerine biner. Ne o pes eder ne de Allah için Byzantionlular… Kuşatma üç yıl sürünce, tüm surlar ve şehrin neredeyse tamamı yerle bir olunca, yiğit Byzantionluların savaşacak erkekleri neredeyse hiç kalmayınca yapacakları bir şey de kalmaz. Hepsi kaderlerine razı olur. Olur da Septimivs Severvs’un kini de müthiştir. Sağ kalanlara hayatı cehennem edecek her şeyi yapar. Derken bir mucize olur. Gerçek bir Byzantion hayranı ne hayranı, âşığı olan oğlu babasına yalvarmaya başlar: “Ne olur Byzantion’u affet!”
Tahtına ortak ettiği oğlu Antoninvs’un bu yalvarmaları Severvs’u yumuşatır. Soyadı gibi “sever” bir rol üstlenmesine neden olur. Kentte inanılmaz boyutlarda imar hareketleri başlatılır. Septimivs Severvs için ihanetle bir olan Byzantion adı Latince Byzantivm’a çevrilir. Öyle ki Byzantion adı bir daha duyulmaz olur. “Sultanahmet Meydanı”ndaki ünlü hipodromun yapımına onun zamanında başlanır. İleriki dönemlerde bu hipodrom genişleyerek büyür. Kente büyük bir anfitiyatro yapılır. Bugünkü “Sarayburnu” ile “Gülhane Parkı” arasındaki bu tiyatrodan başka, Akropol denen bölgede; Jvpiter, Venvs ve Roma’daki adı Apollo olan Apollon adına tapınaklar yaptırır. Yok edilen surlar hem onarılarak yenilenir hem de yeni surlar yapılarak korunacak alanların yüz ölçümü genişletilir. Kentin adı yeniden değiştirilerek Antoninvs’un adı verilir: “Avgvusta Antonina”.
Bu Byzantivm âşığı sevecen Antoninvs, babasının ölümünden sonra imparatorluğu paylaştığı kardeşi Geta’yı kendi centvrionlarına hem de annesinin evinde öldürterek tek başına imparator olur. Şunları da hatırlatmam gerek. Bu Antoninvs’un gerçek adı, Lvcivs Septimivs Bassianvs’dur. 16. Roma İmparatoru Marcvs Avrelivs Antoninvs Avgvstvs’la bağları olduğunu herkesin anlaması için daha yedi yaşındayken adını değiştirip Marcvs Avrelivs Antoninvs yapmıştır. Sürekli giydiği caracalla adlı bir Gal tuniği nedeniyle Caracalla adıyla bilinen imparatordur. Eli kanlı zalim biridir. En az yirmi bin “Roma Yurttaşı”nı öldürdüğü söylenir. Tüm muhaliflerini hatta kardeşi Geta’la birlikte aynı zamanda kuzeni de olan Geta’nın eşini, onun kayınpederini ve “kaza sonucu ölmüşler” derken kendisine güldüler diye tüm İskenderiye eşrafını öldürtmüştür. Aynı adamın Ankara kentine ve orada yaşayan insanlaraysa büyük iyilikleri dokunmuştur. İnsanoğlunu anlamak zor, değil mi?
Yine bir küçük not: Venüs ve Apollo adına yapılan Akropol’deki tapınağın yerinde, bugün, Aya İrini yükselir. Aklıma gelmedi değil. Bizden çaldıklarını daima göz ardı edip utanmadan hiçbir ilgileri ve hiçbir hakları olmadığı hâlde bizden Ayasofya’yı isteyen Yunanlı fanatiklere karşı paganların da gelip “Aya İrini’yi yıkın, tapınaklarımızı geri verin!” demeleri ne gırgır olur.
Bugüne dek, İstanbul’un en eski yerleşim yeridir diye saptanan bölgeler:
“Kalkolitik Çağ”ın MÖ 3000’li yılların başına denk gelen döneminde Anadolu yakasında kurulan; Dudullu, Fikirtepe, Kilyos, Pendik ve Ümraniye ile Avrupa yakasındaki Ambarlı, Çatalca, Davutpaşa…
İstanbul’da kurulan ilk kentin, Alibeyköy’le Kâğıthane dereleri arasındaki Silivritepe yükseltisinde olduğunu savunanlar da var.
MÖ 5000 ile 3000 yılları arasında yani “Orta Paleolitik Çağ”da, içinde insan yaşadığı tespit edilen Yarımburgaz Mağaraları da ayrı bir değerlendirme konusu. Buradaki insan yaşamı “Paleolitik Çağ”da başlamış, Konstantinopolis döneminde de devam etmiş. Son işleviyse kilise hizmeti vermekmiş.
İstanbul’dan söz ederken koskoca Trakya’ya adını veren Traklardan söz etmemek ayıp olur. Onlar da İstanbulluların atalarından. Bir dönem onlar da İstanbul’un birçok semtinde yurtlanmışlar. Üstüne üstlük, Greklerin yüzsüzce; efsanelerle mefsanelerle bezeyip yok “Körler Ülkesi”ymiş yok “karga marga gak demiş”mişlerle üzerine oturdukları yani tam tabiriyle cebellezi ettikleri kent de onlara yani Traklara ait. Kırklareli’nin Vize ilçesinin adı Byzye’dir. Trakların Ast kolunun en önemli kentidir. Traklar tarafından kurulmuştur. Bunu bile sahiplenmeye kalkan Yunan’ın, İstanbul’a verdiğini iddia ettiği Byzantion ile Byzye’yi karşılaştırınca aklınıza gelen çalma çırpmadan başka ne ki?
Başka yazılarımda sözünü ettiğim gibi büyük ihtimalle de öz be öz torunlarıyız Trakların. Çünkü onlar, Orta Asya’dan gelen…
Bu konuya daha önce de değinmiştim. Üç noktadan sonrasını dilediğiniz şekilde tamamlayın.
*
Günay Tulun
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
İlk Yayın Tarihi: 24.10.2001
Ekli Yayın Tarihi: 2.10.2008
“Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”