Etiketler
Adalar, Andirkuitos, Androvita, Antigoni, Antigonos, Arkoz, Ayin, Çarkıfelek, Çöken Ada, Balıkçı Adası, Batık Manastır Kayalıkları, Batık Marmara Adaları, Batık İstanbul Adaları, Büyük Bardonos, Büyük Vordonos, Büyük Vortonos, Büyükada, Bey Adası, Beyaz Deniz, Beyaz Deniz Maltepe, Bir Zamanlar Marmara Göldü, Bostancı Çakarı Kayalıkları, Bostancı Feneri Kayalıkları, Bostancı Kayalıkları, Bostancı Vortonosu, Burgazada, Coğrafya, Döküntü, Demografi, Dilek Çakarı Kayalıkları, Dilek Feneri Kayalıkları, Dilek Kayalıkları, Diyakoz, Doğu Kilisesi, Dragos, Ekümenizm, Erebintus, Ermeni, Ermeni Hanedanı, Feldspat, Fener Adası, Fotios, Fotios Bölünmesi, Fotyos, Gnays, Haliç, Halki, Hayali Bizans İmparatorluğu, Hayırsızada, Hazer Yüzlü, Höreke Kayalıkları, Heybeliada, Hristiyanlık, Karadeniz, Kaşık Adası, Köylü, Küçük Bardonos, Küçük Vordonos, Küçük Vortonos, Küçükyalı, Küçükyalı Arkeoloji Parkı, Küçükyalı Çınar Mahallesi, Küçükyalı Karayolları Sapağı, Kocaeli Yarımadası, Kum taşı, Kuvarsit, Kınalıada, Kızıl Adalar, Kızıladalar, Maltepe, Manastır Adası, Manastır Kayalıkları, Marmara Denizi, Marmara Denizindeki Nehirler, Marmor Denizi, Marmor Sea, Megale, Mermer Denizi, Miandros, Mika, Neandros, Niandros, Ohia, Okseya, Oksis, Pagan, Panormos, Panoromis, Papa, Papalık, Patrik, Patrikhane, Patriklik, Pembeada, Pide Adası, Pirgos, Piskopos, Pita, Pitye, Plati, Prens Adaları, Prinkepos, Prinkipo, Proti, Roma İmparatorluğu, Satir, Satiros, Satiryod, Satiryos Manastırı, Satyrios, Satyros, Sedef Adası, Sivriada, Son Buzul Çağı, Tavşan Adası, Terebintos, Terevintos, Tortul Kayaç, Vordonisi, Vordonisi Manastırı, Yandros, Yassıada, Yıldız Çakarı Kayalıkları, Yıldız Feneri Kayalıkları, Yıldız Kayalıkları, İgnatios, İgnatyos, İstanbul Adaları, İstanbul Boğazı
Vordonisi’de Neler Vardı?
Manastır olduğu malum. Büyüklüğünü bugün için bilemiyorsak da ikizi Satiryos’dan hareketle belirli bilgilerine ulaşılan, kubbe çatılı bir kilisesi de varmış.
Bunlara; “yöneticilerin odalarını, çile odalarını, kütüphaneleri, toplantı yerlerini, özel yatak odalarını, yatakhaneleri, mutfakları, rahatça gumu gumu yapacakları büyücek bir yemekhaneyi, papazların işlerini görecek yardımcılarla onların ailelerinin barındığı binaları, avluları, mezarlık için ayrılan yerleri, hayvanlar için yapılan kümes ve ağılları” da ekleyin.
Bunların hangisi, hangi Vordonisi’dedir, yoksa hepsi yalnız birinde mi inşa edilmiştir; şu an için bilemiyoruz. Bilemediğimiz şeylerden biri de olay sırasında yitip giden insan ve hayvan sayısı, Yani canlar!..
Eğer araştırırken gözden kaçırmadıysam, bunlara ait herhangi bir bilgiye ulaşamadığımı itiraf etmeliyim.
Bu arada Satiryos’la ilgili olarak dikkat etmemiz gereken bir şey var.
O da Çınar mahallesini çok iyi bilen ve uzun yıllar bu mahallede muhtarlık yapmış olan Ekrem Möröy’ün sözleri… Diyor ki:
– Manastır içinden ta “Karadut Deresi”ne kadar giden çok uzun bir tünel var.
Gün gelir, örtbas değil de kurtarma kazısı yapılmaya devam edilirse manastır arazisinden başlayıp “Karadut Deresi”ne kadar uzanan o tünel de çıkar ortaya.
Bilmeyenler için söyleyeyim, tünel hayli uzun olmalı…
Dünya Çapında Keşifler ve Uyuyan Güzellerimizin Çirkin Hâlleri
Satiryos ve hele hele Vordonisi, dünyayı ayağa kaldırabilecek keşiflerden biri. Böyle işlerden anlamaz görünmeyi yeğleyen A Ka Pe Hükûmeti, İstanbul’un kuruluşuyla ilgili keşiflerde nasıl sınıfta kalıp tasdikname aldıysa bunda da aynı vurdumduymazlık içinde…
Aradan yıllar geçmesine rağmen, “Artık ayıp oluyor, hadi bir araştırma başlatalım.” demiyor, diyemiyorlar. Bol acabalı bir gizem!
Birkaç kişi hariç, Hükûmet üyeleriyle milletvekillerinin; Vordonisi ve Satiryos konularının ne anlama geldiği hakkında fikir sahibi olduklarını da sanmıyorum.
Zaten, Satiryos kazısını yapanların başında da bir İtalyan var.
Kazı başkanı; Salerno Üniversitesi Ortaçağ Latin Araştırmaları Bölümü ve Koç Üniversitesi öğretim üyelerinden arkeolog ve sanat tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Alessandra Ricci… Ricci, Salerno Üniversitesi’ndeyken Koç Üniversitesi’nin “İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü”ne gelmiş. Kalıntılarla ilgili savı, antik dönem tapınak kalıntısı üzerine inşa edilmiş manastır olduğu yolundaymış. kalıntıların, Satiryos’a adanan manastır olduğunu öne sürenlerden. “Küçükyalı Arkeoloji Parkı” projesi fikri de ondan çıkmış.
Su Altı Arkeolojisi: Göreve!
Araştırılacak bölge kıyıya çok yakın. Üstelik derin de değil, sığ…
En derin noktası, olsa olsa on metre… O derinliklere birçok defa tüpsüz daldığım için bilirim; gün ışığı su altını cömertçe aydınlatır. Bölgedeki bitkisel yapıyı, hatta balıkların hareketlerini; suyun bulanık olmadığı dönemlerde yüzeyden de gözleyebilirsiniz. Cam livarlı bir sandaldan bakan dikkatli biri bile su altında uzayıp giden yosunlu düzgün sıraya “duvardır” teşhisini koyar.
Bugüne dek birkaç kez düzensiz dalış yapılmış ama bilimsel denebilecek bir çalışma hâlâ yok. Hem de aradan geçen bunca yıla rağmen… Üstelik, bilimsel bir çalışma için büyük harcamalara gerek de yok. Neredeyse el altında olacak kadar yakın olması nedeniyle çalışmaların büyük bir hızla ilerlemesi de olası… Her şeyden önemlisi, bu araştırmalara ismini vermek isteyecek birçok sponsor çıkar. En kötü ihtimalle verirsin “havuzcu müteahhitler”imize bir talimat, ikiletmezler, hemen sponsor olurlar. Hep milletin anasıyla mı uğraşacaklar; biraz da balıkların, yosunların hatırını sorsunlar.
Su altı arkeologlarımıza, o anı beklemelerini, önermem asla…
Vordonisi’nin mirasını kurtarmak istiyorlarsa hemen işe koyulmaları gerekir. Haydi, “Bismillah fundo!”.
Kupon Lazım mı?
Hele bir ihale mevsimi açılsın; “Buralar kupon kara parçası, kupon deniz altı arazisidir, satıyoruz!” haberlerini duyar da Türkiye’deki tüm anaları övmekle (!) övünen bazı müteahhitlerimizin ellerini ovuşturduğunu görürseniz hiç şaşmayın!
Ne demiş bu işlerden anlayanlar: “Ne kağan ekmek,
o kağan köfte”…
Allah, devlete millete zeval vermesin!
Amin!
*
Günay Tulun
“Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”