Etiketler
Amerika, Bahamalar, Cami, Güney Amerika, Grönland, Haiti, Kanada, Karayip Denizi, Karayipler, Kâşif, Küba, Keşif, Keşşaf, Kuzey Amerika, Leif Ercsson, Saga, San Salvador, Tykir, Yerli Halk, İskandinavlar, İzlanda
“Amerika’nın İspatlı Keşfi” için Vikingler yelken basıyor, bense arkalarından yetişebilmek için iz sürme çabasındayım.
VE KARŞINIZDA VINLAND
Leiv’in Vikingleri iki gün daha giderler. Barni Herjolfsson ve adamlarının gördüğü gibi üçüncü bir ülkeye de ulaşırlar. Bu ülkede, kara parçasının kuzey yönünde bir ada bulunmaktadır. Karadan da adaya yani kuzeye doğru bir burun uzanır. Gemilerini bu burunla ada arasındaki boğaza sokarlar. Karaya çıktıkları yer bir ırmağın denize döküldüğü yerdir ve
o ırmak bir gölden çıkmaktadır. Kışı orada geçirmeye karar verirler. Hemen konut inşaatına girişirler.
Tüm kış boyunca hiçbir yer sararmaz, yemyeşil kalır. Toprak donmaz. Sürüler için de yem aramaya gerek yoktur. Toprak bereketli ve öyle sürprizlerle doludur ki, nereye dönüp baksalar yabani buğday başaklarıyla karşılaşırlar.
İzlandalılar da Norveçliler de balıktan iyi anlarlar. Buna rağmen, hem göl hem de ırmakta o kadar bol som balığı vardır ki inanamazlar. Üstelik hepsi, hayatlarında görmedikleri kadar iridir.
Güneş, kış ortasında kahvaltı zamanı yani sabahın erken saatlerinde yüzünü göstermekte, öğleden sonra da gökyüzünde parlamakta ve 16,30’da batmaktadır. Grönland ve İzlanda’ya göre çok farklı olan bu olgu, 900 küsur yıl sonra Vinland’ın bulunmasında rol oynayacaktır.
Bölgeye verilen ad L’Anse aux Meadows yani “Otlaklar Koyu” ya da “Çayırlık Koyu”dur. Fransızlarsa bu ismin L’Anse-aux-Méduses yani “Denizanası Koyu” olduğunu savunurlar.
Leiv karaya ayak basar basmaz, adamlarını bölüklere ayırarak çevreyi keşfe yollar. Her gün bir grup yola düşüyor, bilgi topluyor, dönüşte sözlü raporlarını sunuyorlardı. Getirilen haberler mükemmeldi. Kâşiflerden Güneyli Tırkır, kamp yerine döndüğünde, elinde asma yapraklarıyla üzümler vardı.
Saganın Grönland versiyonu bu keşfi çok önemseyerek anlatıyor ve onun şöyle dediğinden söz ediyordu: “Bu bir gerçek. Ben asma ve üzümün bol olduğu bir ülkede büyüdüm.” Tırkır’a bazıları “Macar”dır demiş. Keşfi önemli olunca da bazıları “Alman olabilir.”… Oysa Tırkır bir Türk ismidir. Bu nedenle daha önceki yazılardan birinde söz ettiğim gibi ya Macar Türk’ü ya da Türkiye Türk’ü olması gerekir. Yine o yazıda belirttiğim gibi Tırkır’ın günümüz Türkçesindeki hâli Türker’dir.
Üzüm konusu, sonraki yıllarda, Leiv’in kardeşi Karlsefini’nin seferleri sırasında da yaşanır. Bu kez, olayın kahramanları Karlsefini ve ekibindeki İskoçyalı bir tayfadır. Üzümlerin her iki olayda da İskandinav olmayan insanlarca tanınması, dokuz yüz yıl sonra Vinland olayının çözüm noktası olacaktır.
İlk grup Vikingler yerli halkla iyi geçinir. Aralarında olay çıktığına dair hiçbir anlatı yoktur. Unutmadan yazayım hemen; Kızılderililerden söz edilen yerlerde, onların, kanolarını hayvan derileriyle kapladıklarından bahsedilir. Bu bilgi en az üzüm konusu kadar önemlidir ve ilerideki yazılardan birinde, bazı tespitler için işimize yarayacaktır.
Buraya dek yazdığım her şey sagalardan alınmıştır. Bundan sonra yazacaklarım da öyle… Hatırlatırım.
VİKİNGLER BİRER BİRER GERİ DÖNÜYOR
Leiv, bahar gelince Grönland’a döner ve bir daha da Vinland’a gitmez. Onun yerine yeni seyahatlerde başı çekenler, kız kardeşi Freydis ve erkek kardeşleri Thorvald ile grubunda İskoçların da yer aldığı Karlsefini’dir. Hepsi seferlere ayrı ayrı çıkar. Hepsi de kalabalık yerli gruplarınca taciz edilir. Thorvald’ın ekibinde yüz otuz beş tayfa vardır. Buna rağmen Thorvald öldürülür. Bu tacizler nedeniyle kâşiflerin hiçbiri, Vinland’da kalıcı olmayı düşünmez. Bir ya da iki yıl geçtikten sonra geri dönerler.
Bildiğimiz kadarıyla o dönemin kuzeylileri yani Vikingler de rahat durmayan, çevrelerine saldırıp zarar veren, oldukça vahşi tiplerdir. Hristiyan misyonerler, o yıllarda kuzey ülkelerine daha yeni yeni adım atmaya başlamışlardır. Bu nedenle kâşifler arasında hâlâ kadim Viking dini hâkimdir. Öyle ki, Valhalla’ya gitmek için, en vahşi şekilde ölmeleri gerektiğine inanırlar. Vikinglerle Kızılderili dediğimiz konuksever yerli halk arasında neler yaşandığını bilmediğimden, bu konuda şu ya da bu haklıydı diyemiyorum.
RHODE ISLANS MACERASI
“Yeni Dünya”ya gidip gelen ve Colombus’un aksine, yeni topraklara gidip geldiklerinin farkında olan bu İskandinavyalılar, Vinland’in daha da güneyine inmişler. “Amerika Birleşik Devletleri”nin en küçük eyaleti olan Atlantik kıyısındaki Rhode Island’a kadar sürmüş bu yolculuk ya da yolculuklar. Bunun hangi ekip ya da ekiplerce gerçekleştirildiği belli değil ama bilim öyle hızla ilerliyor ki, ilerideki bir gün, bir ipucu yakalar ve o bilgiye de ulaşırız.
Olayı işaretleyen iki önemli delil var. Bunlardan birincisi, Rhode Island’ın Newport kentinde bulunan “İskandinav Kulesi” denen yapı… İkincisiyse Grönland’da bulunan antrasit cinsinden bir kömür parçası.
Kömür parçası deyip geçmeyin, bakın neleri ortaya çıkarıyor.
Atlantik kıyılarında, özellikle hikâyelerimizin geçtiği bölgeler arasında, antrasit cinsi kömürün yüzeye yakın bulunduğu tek yer Rhode Island. İskandinavyalıların, Grönland’a dönerken yanlarında bu kömürden götürmüş olmaları büyük olasılık. İlginç değil mi? İki farklı yerde bulunan iki farklı delil. İkisi de çok şey anlatıyor.
Anlatabileceğim daha çok şey var ama konu, uzadıkça uzuyor. Oysa, Vinland gerçeğini ortaya çıkaran avukat eskisi bir kâşifi de anlatmak istiyordum. Daha şimdiden bir makale sayfasına nasıl sığdırabileceğimi düşünmeye başladığım bu konu; Vinland’ın, Vikinglerce keşfi olayında bilinmesi gereken çok önemli bir dosyadır.
GERÇEK KÂŞİFLERİN HAKKINI TESLİM EDİN
Amerika’nın, hangi kâşif tarafından keşfedildiği gerçeğini düzeltme meselesine gelince… Amerika’yı illaki keşfettireceksek ve bu keşfi illaki bir Avrupalıya mal edeceksek; bu onur, hiç vakit geçirmeden, Kolomb ve Vespucci’den alınarak, onlara göre sahiplenmeyi daha çok hak eden Viking Leiv ve adamlarına verilmelidir. Bunun nedeni de bilinen en eski ismin onlara ait olmasıdır.
Leiv ve adamlarının, Amerika’yla haşır neşir olma hadisesini; yalnız sagalarla Bremenli Adam’ın kitabı değil, sık sık referans verdiğim “Los Atos Keshfos Americos” adlı yazıda anlattığım arkeolojik bulgular da ispatlamaktadır.
Amerika’nın keşfi hadisesindeki rezilliğin bugüne kadar düzeltilmemesi, hatta düzeltilmekten kaçınılması; pozitif bilimden söz eden onca bilginin, aslen bilgin değil, bilgin taklidi olduğu şüphesini uyandırmaktadır. Batılı dediğimiz insanlar da hesabını sormadıkları bu konuda, en az bilginler kadar suçludur.
Evet, bugünün açığa çıkmış bilgileri karşısında Amerika’yı Vikingler keşfetmiştir ve bu onur onlara iade edilmelidir.
Ne zamana kadar?
Tabii ki Amerika’nın asıl kâşifleri olan yerli halk gerçeğini ifade etme cesaretini bulacak ve bunu çeşitli delillerle destekleyecek birileri ortaya çıkana kadar.
Yapılması gereken bu girişimin gerçekleşeceği ana kadar. Amerika’nın kâşifleri Vikinglerdir. Bunun böyle bilinmesi gerekir ve bu şahitli, ispatlı, bilimsel bir saptamadır.
Anlayamayanlarla Hristiyanlık fanatizminin esiri olanlara duyurulur.
Vinland konusuna, ilerideki bir tarihte “Bilinen Gerçek Kâşifler” adlı yazıyla döneceğim. Tabii ki Allah izin verirse…
Günay Tulun
“Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”