Etiketler

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

BUNALTICI CEHALETE KARŞI FERAHLAMA METODU
Aman Allah’ım! 

Bir dolu kalem erbabı, tescilli tarihçi, tarihçiliğe soyunmuş kulaktan dolmacı ve endamını televizyonlar sayesinde bellediğimiz pek çok kişi; Bizans da Bizans, illaki Bizans diye tutturmuşlar, koro hâlinde şakıyıp duruyorlar.Hayalet Devlet

Yeter be! 
Yeter! Muhterem ağabeylerim, ablalarım, teyze ve halalarım, bilumum büyük ve küçüklerim! Tarihçiler, magazinciler, televizyoncular, romancılar; yazarlar, çizerler ve dahi yazmayıp çizmeyenler! Dinleyin, kulak verin lütfen! 
Kulak vermeniz de yetmez. 
Aklınızın, çalışan her köşesine yazın şunu: 
Tarih boyunca, asla ve asla Bizans diye bir devlet olmadı. 
Yani Bizans diye bir devlet yok! Hem de yok kere yok! Siz bu uyduruk ismi bıkmadan yazıp söyledikçe bıkmama rağmen ben de itirazımı sürdürüp yazacağım. Ta ki sesimi duyuruncaya ya da saçmalayanlar pes edinceye kadar. Oh, be!.. Bir de bu şekilde söyledim! Dünya varmış!

SORMADIĞINIZ SORULARIN KARŞILIKLARI
Rum sözcüğü de Bizans gibi yanlış kullanılıyor. Hemen hatırlayalım: 

– Kur’an-ı Kerim’de ismi Rum olarak geçen devlet Roma’dır. 
– Anadolu’nun kapılarını Türklere ilk açtığı bilinen devletin, yani “Tulunoğullarının” defalarca yendiği ordular Roma orduları, Selanik ve Silifke’yi Tulunoğullarına teslim eden komutanlarsa Roma ordularının komutanlarıdır. 
– Türklerin; Malazgirt’te toza, dumana boğduğu imparatorluğun adı; özünde de sözünde de Roma’dır. 
– Fatih Sultan Mehmet’in ortadan kaldırdığı devletin adı Roma’dır. 
İşte bu Roma’nın vatandaşlarına da Rum yani Romalı denir. 
Daha hangi birini yazayım?
Daha kaç kez yazayım?

Ey “Dillerini ekonomik kullanmayı bilmeyenler!”, ağzınızdan çıkana dikkat edin. Dil kemiksiz ya, sonra tutamazsınız! Tutamazsınız da tarih bir yerlerden fışkırıp rezil eder sizi. Aynen İstanbul’u ben kurdum diyen Yunanlıların son bir yıl içinde defalarca ve üst üste rezil olduğu gibi…
Seksen kere yazdım. Rum, Romalı demektir. 

Bu sözcüğün Yunan’la ilgisi yok!

BİRKAÇ İSMİ BİRLİKTE TEKRARLAYIP HAFIZA TAZELESEK 
Rum sözcüğünü duyunca Yunanlılardan söz edildiğini sanan cahiller takımıyla bizim yeni neslin özellikle yabancı öğretmenler elinde yetişmişleri, “Ya burası adamlarınmış, ellerinden almışız.” demiyorlar mı insanın çıldırası geliyor. Herhâlde seksen kez yazmak yetmemiş! 

Diyelim ki bizim safların seve isteye kandıkları sav doğrudur. 
O zaman, işin bir de farklı yanı olduğunu görmek gerek. 
Türklerin yüzyıllarca yaşadığı yerlerde bugün kimler var? 
O topraklar soykırıma varan katliamlardan sonra elimizden çıkmadı mı? 

Akdeniz ve Ege’deki adalar ne zaman Yunan’ın malı olmuş? 
Onlar hak sahibi de Fenikeliler, Kartacalılar, Maltalılar, Cenevizliler, Venedikliler, Osmanlılar ve diğerleri değil mi? 
Şimdi birileri çıkıp da Venedikli, Kartacalı, Fenikeli mi kalmış der de anlatılmak isteneni anlamadığını belli ederse… 
HayaletlerVazgeçtim, ağır bir şey söylemeyecek, aşağıdaki gerçeklerle yetineceğim.

Yunanlıları Nazilerden kurtarmak için gizli operasyonlar sonucu Kıbrıs’a yerleştiren Türkler değil miydi? Her gün açlıktan çok sayıda ölü veren Yunan halkına, açlıktan kurtulmaları için, kıt imkânlarıyla gemiler dolusu yiyecek gönderen tek ülkenin Türkiye olduğunu hatırlayan, bilen, araştırıp öğrenen kaç kişi var? Türkiye, bu yüzden Kurtuluş gemisini kaybetmemiş miydi?

Neyse gelin şu Rum sözcüğüne o günlerin söyleyiş kuralları içinde bir bakalım. 

  • Bilâd-ı Rûm: Osmanlı’nın Anadolu Bölgesi
  • Bum-i Rûm: Osmanlı Devleti 
  • Diyâr-ı Rûm: Osmanlı Devleti  
  • İklim-i Rûm: Osmanlı Devleti 
  • Memalik-i Rûm: Osmanlı Memleketleri 
  • Memleket-i Rûm: Osmanlı Memleketi  
  • Rûmeli: Osmanlı’nın Avrupa Bölgesi  
  • Rûmi: Roma’nın Müslüman Halkı 
  • Sultân-ı Rûm: Osmanlı Sultanı  
  • Yunanlı: Roma’yla yani Rum olmakla “Roma Halkları” içinde küçücük hatta minnacık bir unsur olmaktan başka hiçbir ilgisi olmayan, buna karşın her şeye; “O da benim, bu da benim” diyen bir millet.  

BİCİ BİCİ LEBLEBİCİ KANTARA GELİR Mİ BİZANS İSMİ
İyi de “BİZANS” adı nasıl çıktı ortaya. 

Herhâlde durup dururken değil?

Üstteki yanlış cümleyi ben mi yazdım?
Lütfen okumamış gibi yapın, doğrusu geliyor şimdi. 
Tabii ki durup dururken çıktı Bizans…

“Fatih’in Arslanları”nın yıktığı “Roma İmparatorluğu”, bütün ömrü boyunca asla ve asla Bizans diye anılmadı. Amma velakin, tarih sayfalarına gömüldükten sonra, aniden de değil adım adım, gıdım gıdım, piyano piyano Bizans’a döndü. Bunun nasıl olduğunu “İstanbul’u Kim Kurmuş” adlı yazının “Bizans’ı Tarihçiler Üretti” adlı bölümünde anlattım. Hatırlayamayan ya da okumamış olanlar lütfen oraya baksınlar. 

Her şeyi bir çırpıda uzun uzun yazarak ilginizi dağıtmak istemiyorum. Zaten Bizans’ın hiç doğmadığını tekrarlaya tekrarlaya bıktırdım sizleri. 

Siz ne dersiniz bilmem ama gelecek yazımda ben; [Bizans Gerçekte Roma’dır] demeyi amaçlıyorum.
Hadi gelin, Roma’da buluşalım…

*

*

Günay Tulun
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
İlk Yayın Tarihi: 23.10.2001
Ekli Yayın Tarihi: 2.10.2008 

 

  “Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”